10 Ocak 2016 Pazar

Hemşireliğin Tarihsel Gelişimi

Hemşireliğin Tarihsel Gelişimi
Hemşirelik tarihi insanlığın var oluşuyla başlar. Modern hemşirelik ise Florence Nightingale ile başlar.
Ortaçağ’dan önceki dönemlerdeki eski kültürlerde tıp dini inançlar ve efsanelerin etkisi altındaydı. Hemşirelik direkt olarak papaz ya da doktorlara bağlıydı ve yardımcı bakımı gerçekleştiriyordu. O yıllarda hemşireler sağlığı koruma ve hastalık durumunda ne yapıldığı ile ilgilenmiyorlardı. Dolayısıyla hemşireler, hemşirelik uygulamalarının koruyuculuk ve eğitim boyutuyla uğraşmıyorlardı.
Ortaçağ’da tek tanrılı dinlerin özellikle de Hristiyanlığın gelişmesi ile hümanizmin etkileri görülmeye başlandı. Tek tanrılı dinlerde yardım etmek ibadet sayılırdı. Hemşireler o dönemde saygı görmeye başladı ve hemşirelik uygulamaları gelişme gösterdi.
18. yüzyılda büyüyen şehirlerde hastanelerin sayısı arttı ve dolayısıyla daha fazla hemşireye ihtiyaç oldu. 19. yüzyılda Dekones düzeni Protestan kiliseleri tarafından yeniden düzenlendi. Almanya’nın Kaiserwert’de Dekonesler çalışmalarına devam ederken Florence Nightingale 3 aylık bir süre için bu gruba katıldı. Nightingale 1856’da Kırım Savaşı sırasında Türkiye’ye İngiliz askerlerine bakmak için gönderildi. Hijyen ve çevre sağlığı konusunda büyük reformlar yaptı. 1900’lü yıllardan itibaren hemşirelik eğitimdeki gelişmeler hızlandı. 1907’de ilk hemşire profesör Mary Adelaide Nutting, üniversite düzeyinde hemşirelik eğitiminin devam etmesi konusunda önderlik yapmıştır.
1950’den 1980’e kadar 30 yıllık hemşirelik eğitim ve uygulamalarında gerçekleşen değişiklikler hemşireler için uzmanlaşmayı gerektirdi. Zama içerisinde lisansüstü hemşirelik programları geliştirildi. 1980 yılından sonra hemşirelikte yetişen bilim adamları yaptıkları araştırma konularını uygulama alanından almalı ve sonuçlarını yine uygulama alanına yansıtmaları gerektiğinin farkına vardı. 1995 yılından sonra da hemşirelikte sorgulayıcı yaklaşım hâkim oldu. 
Türkiye’de hemşireliğin batıdaki gelişimini dikkatle izleyen Besim Ömer Paşa, Japonya’da ilk defa kadın hasta bakıcı yetiştirmekte uygulanan yöntemi, ülkemizde de uygulamaya karar verdi. Bireysel girişimleriyle 1911’de İstanbul’un en tanınmış ailelerine mensup hanımefendileri, derslerini kendisinin yürüttüğü “Gönüllü Hastabakıcılık Kursu’na” çağırdı. Altı aylık bir eğitimden sonra öğrenciler sınava alınıp, kendilerine sertifika verildi. Bu kurstan sonra ilk defa Balkan Savaşı’nda Müslüman Türk kadınlarının hasta bakımına katılmaları mümkün oldu. 1920 yılında Amerikalılar, İstanbul’da bir Amerikan Hastanesi açtı ve bugün adı “Amirol Bristol Sağlık Lisesi” olan “Hastabakıcı Dershanesi”  kuruldu. Başlangıçta Türk aileler çocuklarını bu okula göndermedi. İstanbul’daki azınlıkların çocukları bu okula gidiyordu. Diğer taraftan Besim Ömer Paşa, 1918’de başlamak üzere Kızılay Derneği’nin toplantılarında, hiç yılmadan pek çok defa hemşire yetiştirmenin gerekliliğini gündeme getirdi. Sonuçta 1925’de bugün adı “Kızılay Özel Hemşirelik Lisesi” olan “Kızılay Hastabakıcı Okulu” açıldı. Buna takip eden yıllarda hemşirelikte okullaşma çok yavaş gerçekleşti. Daha sonra ilki 1955’de kurulan “Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu” ile hemşirelikte yüksek öğrenime geçildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder