Hemşireliğin Tarihsel Gelişimi
Hemşirelik tarihi insanlığın var oluşuyla başlar. Modern hemşirelik ise
Florence Nightingale ile başlar.
Ortaçağ’dan önceki dönemlerdeki eski kültürlerde tıp dini inançlar ve
efsanelerin etkisi altındaydı. Hemşirelik direkt olarak papaz ya da doktorlara
bağlıydı ve yardımcı bakımı gerçekleştiriyordu. O yıllarda hemşireler sağlığı
koruma ve hastalık durumunda ne yapıldığı ile ilgilenmiyorlardı. Dolayısıyla
hemşireler, hemşirelik uygulamalarının koruyuculuk ve eğitim boyutuyla
uğraşmıyorlardı.
Ortaçağ’da tek tanrılı dinlerin özellikle de Hristiyanlığın gelişmesi ile
hümanizmin etkileri görülmeye başlandı. Tek tanrılı dinlerde yardım etmek ibadet
sayılırdı. Hemşireler o dönemde saygı görmeye başladı ve hemşirelik
uygulamaları gelişme gösterdi.
18. yüzyılda büyüyen şehirlerde hastanelerin sayısı arttı ve dolayısıyla
daha fazla hemşireye ihtiyaç oldu. 19. yüzyılda Dekones düzeni Protestan kiliseleri
tarafından yeniden düzenlendi. Almanya’nın Kaiserwert’de Dekonesler
çalışmalarına devam ederken Florence Nightingale 3 aylık bir süre için bu gruba
katıldı. Nightingale 1856’da Kırım Savaşı sırasında Türkiye’ye İngiliz
askerlerine bakmak için gönderildi. Hijyen ve çevre sağlığı konusunda büyük
reformlar yaptı. 1900’lü yıllardan itibaren hemşirelik eğitimdeki gelişmeler
hızlandı. 1907’de ilk hemşire profesör Mary Adelaide Nutting, üniversite
düzeyinde hemşirelik eğitiminin devam etmesi konusunda önderlik yapmıştır.
1950’den 1980’e kadar 30 yıllık hemşirelik eğitim ve uygulamalarında
gerçekleşen değişiklikler hemşireler için uzmanlaşmayı gerektirdi. Zama
içerisinde lisansüstü hemşirelik programları geliştirildi. 1980 yılından sonra
hemşirelikte yetişen bilim adamları yaptıkları araştırma konularını uygulama
alanından almalı ve sonuçlarını yine uygulama alanına yansıtmaları gerektiğinin
farkına vardı. 1995 yılından sonra da hemşirelikte sorgulayıcı yaklaşım hâkim
oldu.
Türkiye’de hemşireliğin batıdaki gelişimini dikkatle izleyen Besim Ömer
Paşa, Japonya’da ilk defa kadın hasta bakıcı yetiştirmekte uygulanan yöntemi,
ülkemizde de uygulamaya karar verdi. Bireysel girişimleriyle 1911’de
İstanbul’un en tanınmış ailelerine mensup hanımefendileri, derslerini kendisinin
yürüttüğü “Gönüllü Hastabakıcılık Kursu’na” çağırdı. Altı aylık bir eğitimden
sonra öğrenciler sınava alınıp, kendilerine sertifika verildi. Bu kurstan sonra
ilk defa Balkan Savaşı’nda Müslüman Türk kadınlarının hasta bakımına
katılmaları mümkün oldu. 1920 yılında Amerikalılar, İstanbul’da bir Amerikan
Hastanesi açtı ve bugün adı “Amirol Bristol Sağlık Lisesi” olan “Hastabakıcı
Dershanesi” kuruldu. Başlangıçta Türk
aileler çocuklarını bu okula göndermedi. İstanbul’daki azınlıkların çocukları
bu okula gidiyordu. Diğer taraftan Besim Ömer Paşa, 1918’de başlamak üzere
Kızılay Derneği’nin toplantılarında, hiç yılmadan pek çok defa hemşire
yetiştirmenin gerekliliğini gündeme getirdi. Sonuçta 1925’de bugün adı “Kızılay
Özel Hemşirelik Lisesi” olan “Kızılay Hastabakıcı Okulu” açıldı. Buna takip
eden yıllarda hemşirelikte okullaşma çok yavaş gerçekleşti. Daha sonra ilki
1955’de kurulan “Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu” ile hemşirelikte
yüksek öğrenime geçildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder